Ana içeriğe atla

RUBEN BRANDT COLLECTOR

                                 

   Bir tren bekliyorsun. Sizi uzağa götürecek bir tren... Bazen hayattan kaçmak isteriz hepimiz bekleriz o treni uzaklaşmak için, dinlenmek için ve kendimizi bulmak için. Uzaklaşmak çözüm müdür bilinmez belki de uzaklaşamadıkları için sanatçılar sanata adadı kendini düşüncelerini ve hayallerini aktardılar tablolarına ya da rüyalarını biçimlendirdiler muhteşem resimleriyle... Filmde tam olarak bunu aktarıyor bizlere sanatın rüyasını.  Özet olarak;

   Film, akrobat ve dublör Mimi ile Dedektif Kowalski arasındaki kovalamaca ile başlıyor. Mimi bir kleptomani (çalma hastalığı) ve bu durumdan oldukça rahatsız. Bu rahatsızlığını tedavi etmek adına Ruben Brandt isimli ünlü sanat psikoterapistine gidiyor. Fakat Ruben'in durumu da hiç iç açıcı değil çünkü yaşamakta zorlandığı işitsel ve görsel halüsinasyonlardan dolayı hayatı çekilmez bir hal alıyor. Fakat tedavi ettiği hastalarda var ve olaylar Mimi'nin o kliniğe gelmesi ile başlıyor.

   Doktorun rahatsızlığı öyle bir boyuttaki genelde sevdiği tabloları halüsinasyon olarak görüyor ama korkutucu şekilde olan halüsinasyonlar ve filmin akışını Mimi belirliyor eğer o tabloları çalıp koleksiyon yaparsak doktor iyileşir diye düşünüyor. Filmde beni etkileyen en güzel detay birden fazla tablo öğrenmem ve müze görmem oldu ( ne kadar animasyon olsa da gerçek gibiydi)Söylemek isterim ki filmin görselliği ve müzikleri harika izlerken bir dakika bile sıkılmayacaksınız animasyon sevmiyorum diyen insanların bile filme aşık olacağını ısrarla vurguluyorum.

DİPNOT: Hopper,Botticelli, Velazquez,Magritte,Picasso,Gauguin,Manet ve Bazille'nin eserlerine bakmanızı tavsiye ederim. Sanatla kalın...

  




     

Bu blogdaki popüler yayınlar

THE GREAT DICTATOR

    ''Elinde o devasa, kocaman, fethedilmez dünyayı tutan ufacık adamcağızın biri o ve dünyaya sahip olduğunu zannediyor.'' Charlie Chaplin     Charlie  Chaplin'i bilmeyen yoktur diye düşünüyorum genelde konuşma olmayan filmleriyle tanınan muhteşem bir aktör ve filmleri her zaman iyi bir mesaj kaynağı olmuştur günümüze kadar izlenmeyi sürdürmüştür. Bu filmde tam olarak mesaj veren ve dünyanın sahibiymişçesine davranan ama sonları hep aynı biten bir diktatörü anlatmakta...    İyi niyetli fakat sakar Yahudi berber, Birinci Dünya Savaşı'nda Almanya ordusu adına savaşır. Savaş esnasında bir subayın hayatını kurtarır. Berber, geçirdiği uçak kazası sebebiyle hafızasını kaybeder. Uzun süre hastanede kalır. Almanya'da olan değişikliklerden ve iktidara gelen diktatörden habersizdir en önemlisi Yahudilere karşı başlatılan savaştan habersizdir. Olaylar gelişmeye devam eder evine gelir diktatörün askerleri ile kavga eder hakkını savunmak ister ve daha farklı olayl...
                        QUO VADİS, AİD A ?                       Nereye gidiyorsun Aida ?       1990'lı yıllara gelindiğinde kendi içinde bağımsızlığını sağlamak isteyen devletlerden biri de Bosna-Hersek'ti. Bağımsız olabilmek için mücadelesini sürdürdü. Sırpların, Bosna-Hersek'in bağımsızlığına karşı gelmesi ile birlikte insanlık dışı olayların yaşanması ve şehrin kan gölüne dönüşmesi kaçınılmaz oldu.  Bu film bizlere hayal dünyamızdan alınıp sunulmamıştır gerçekleri sahneye yansıtmıştır. Ne Bosna'da yaşanan katliamlar kurgudur ne de acılar yalandır. Tamamen gerçek olaylar etkileyici bir şekilde sinemaya uyarlanmıştır. Bosna-Hersek'in doğusundaki Srebrenitsa şehrinin Temmuz 1995'de Sırp lideri Ratko Mladiç tarafından ele geçirilmesi ve kanlı soykırımın yaşandığı bu kentte tüm Boşnakların hala günümüze kadar kanayan yarası haline gelen Srebrenitsa K...
                                                      LA DOUBLE VİE DE VERONIQUE   " Hayatım boyunca aynı anda iki ayrı yerdeymişim gibi hissettim. Burada ve başka yerde. Anlatması zor."  Dünyada bir benzeriniz olduğunu düşündünüz mü hiç ? Aynı sizin gibi. Aynı saç, aynı surat ve aynı meslek... Türkçe adıyla Veronique'in İkili Yaşamı, yönetmeliğini Krzysztof Kieslowski'nin yaptığı 1991 Fransa-Polonya ortak yapımı psikolojik drama filmdir. Film iki benzer kişinin başka ülkelerde birbirinden habersiz yaşamalarını anlatıyor. İkisinin adı Veronique. Birisi Polonya'da birisi Fransa'da yaşıyor birbirlerini bilmiyorlar ikisi müzikle ilgileniyor birebir benzer bir hayat. İkisinin hayatlarını paralel bir şekilde izliyoruz. Birbirini benzeyen bu iki kadın sadece fiziksel benzerlik değil ruhsal bir benzerliğe de sahiptir. Acı çektiklerinde birlikte acı çe...