Ana içeriğe atla

DİE WELLE (THE WAVE)

       Bu kez gözlerimi kapattım ve izlediğim filmleri yazdığım defterimde parmağım bu filmi seçti. Birazcık sizi çenemle yormak istiyorum. Film izlemeyi çok seviyorum çünkü bana başka bakış açılarının olduğunu gösteriyor ve bununla birlikte farklı kültürleri tanımamı sağlıyor yeni şeyler öğretiyor. Bu tabikî de her film için geçerli değil, film seçmek film araştırmak çaba istiyor bu yüzden her film güzeldir diye bir şey yok her film herkesin hoşuna gidecek diye de bir şey yok, o tamamen bizim eleştiri yeteneğimize bağlı. İlk olarak bu filmi bu kez ben bulmadım. Üniversite zamanımda derste sevgili hocamız önermişti film önerenlere büyük saygım var demek ki bir şey biliyor ki senin de izlemeni istiyor.  Gecesi bu filmi izlemiştim ve çok beğenmiştim. Teşekkürler hocam :) Hadi çok uzatma Gizem diyorsunuz biliyorum o zaman bu filmin konusuna geçelim;


    Filmi araştırdığınızda direkt karşınıza faşizmi tanımak gibi bir cümle çıkacak çünkü film tam olarak öyle. Faşizm nedir diye size uzun bir tanımlama yapmayacağım ama faşizmi bir sürü filmde görmüşüzdür buna İkinci Dünya Savaşı konulu filmleri örnek verebiliriz. Film Die Welle, Dennis Gansel'in yönetmen koltuğuna oturduğu ve her saniyesi size merak uyandıran akıcı bir biyografi/dram filmi. Film yine adı ''Die Welle'' isimli bir kitaptan uyarlamadır. Film, Almanya'da lise son sınıf öğrencilerinin bir hafta süren proje haftasında otokrasi dersini seçmeleri ile başlıyor. Dersi veren öğretmen başta gayet doğal bir yaklaşımda bulunuyor ve o soruyu soruyor ''Sizce Hitler dönemi tekrar yaşanır mı?'' bu soruya aldığı cevaplar karşısında öğrencilerine küçük bir oyun hazırlıyor.(aslında hiçte küçük olmayan bir oyun) Bu oyuna bir deney diyebiliriz. Spoiler vermemeye özen gösteriyorum ve konu olarak bu kadar bilginin yeterli olduğunu düşünüyorum.

   Son olarak faşizm otoriter devlet üzerine kurulu, milliyetçi bir siyasi ideolojidir bu filmde de görüldüğü üzere demokrasiyi benimsemiş toplumların bile yaşadığı kötü deneyimlere rağmen bir yerden sonra faşizm toplumdaki o dirençsizliği kendine hapsediyor. Film tam olarak bunu anlatıyor. Ben izlerken büyük keyif aldım umarım siz de aynı keyifi alırsınız.





Bu blogdaki popüler yayınlar

THE GREAT DICTATOR

    ''Elinde o devasa, kocaman, fethedilmez dünyayı tutan ufacık adamcağızın biri o ve dünyaya sahip olduğunu zannediyor.'' Charlie Chaplin     Charlie  Chaplin'i bilmeyen yoktur diye düşünüyorum genelde konuşma olmayan filmleriyle tanınan muhteşem bir aktör ve filmleri her zaman iyi bir mesaj kaynağı olmuştur günümüze kadar izlenmeyi sürdürmüştür. Bu filmde tam olarak mesaj veren ve dünyanın sahibiymişçesine davranan ama sonları hep aynı biten bir diktatörü anlatmakta...    İyi niyetli fakat sakar Yahudi berber, Birinci Dünya Savaşı'nda Almanya ordusu adına savaşır. Savaş esnasında bir subayın hayatını kurtarır. Berber, geçirdiği uçak kazası sebebiyle hafızasını kaybeder. Uzun süre hastanede kalır. Almanya'da olan değişikliklerden ve iktidara gelen diktatörden habersizdir en önemlisi Yahudilere karşı başlatılan savaştan habersizdir. Olaylar gelişmeye devam eder evine gelir diktatörün askerleri ile kavga eder hakkını savunmak ister ve daha farklı olayl...
                        QUO VADİS, AİD A ?                       Nereye gidiyorsun Aida ?       1990'lı yıllara gelindiğinde kendi içinde bağımsızlığını sağlamak isteyen devletlerden biri de Bosna-Hersek'ti. Bağımsız olabilmek için mücadelesini sürdürdü. Sırpların, Bosna-Hersek'in bağımsızlığına karşı gelmesi ile birlikte insanlık dışı olayların yaşanması ve şehrin kan gölüne dönüşmesi kaçınılmaz oldu.  Bu film bizlere hayal dünyamızdan alınıp sunulmamıştır gerçekleri sahneye yansıtmıştır. Ne Bosna'da yaşanan katliamlar kurgudur ne de acılar yalandır. Tamamen gerçek olaylar etkileyici bir şekilde sinemaya uyarlanmıştır. Bosna-Hersek'in doğusundaki Srebrenitsa şehrinin Temmuz 1995'de Sırp lideri Ratko Mladiç tarafından ele geçirilmesi ve kanlı soykırımın yaşandığı bu kentte tüm Boşnakların hala günümüze kadar kanayan yarası haline gelen Srebrenitsa K...
                                                      LA DOUBLE VİE DE VERONIQUE   " Hayatım boyunca aynı anda iki ayrı yerdeymişim gibi hissettim. Burada ve başka yerde. Anlatması zor."  Dünyada bir benzeriniz olduğunu düşündünüz mü hiç ? Aynı sizin gibi. Aynı saç, aynı surat ve aynı meslek... Türkçe adıyla Veronique'in İkili Yaşamı, yönetmeliğini Krzysztof Kieslowski'nin yaptığı 1991 Fransa-Polonya ortak yapımı psikolojik drama filmdir. Film iki benzer kişinin başka ülkelerde birbirinden habersiz yaşamalarını anlatıyor. İkisinin adı Veronique. Birisi Polonya'da birisi Fransa'da yaşıyor birbirlerini bilmiyorlar ikisi müzikle ilgileniyor birebir benzer bir hayat. İkisinin hayatlarını paralel bir şekilde izliyoruz. Birbirini benzeyen bu iki kadın sadece fiziksel benzerlik değil ruhsal bir benzerliğe de sahiptir. Acı çektiklerinde birlikte acı çe...