Ana içeriğe atla

HIROSHIMA MON AMOUR


 -Ben de senin kadar biliyorum unutmanın ne olduğunu.

-Hayır, unutmanın ne olduğunu bilmiyorsun sen.

-Benim de bir belleğim var, senin gibi. Biliyorum unutmanın ne olduğunu.

-Hayır belleğin yok senin.

-Senin gibi ben de var gücümle çırpındım, unutmak için, senin gibi unuttum. Senin gibi ben de, avunmak bilmez bir belleğim olsun istedim; gölgelerden, taşlardan bir belleğim. Kendi adıma her gün savaştım var gücümle, anıların nedenlerini anlayamamanın korkunçluğuna karşı. Senin gibi, unuttum ben de. Neden yadsımalı apaçık gerekliliğini belleğin? Dinle beni. Bildiğim başka bir şey daha var. Yeniden başlayacak bütün bunlar.

  Zihninizden asla çıkmayacak bir aşk hikayesi . Karakterlerinden biri Japon biri de Fransız'dır. Karakterlerden kadın fransız adı Elle erkek Japon adı Lui. İkisi de ikinci dünya savaşının etkilerini atlatamamış ve anıları asla peşini bırakamayan iki aşık. Hiroşima'daki felakate Lui doğrudan tanık olmuşken Elle ise dolaylı yoldan tanıktır. Elle bir aktör Hiroşima'ya barış filmi çekimi için gelir ve orada Lui'ye aşık olur. Elle orada gezer olaylara tanık olmuş gibi erkeğe sorular sorar acısını onunla birlikte yaşamak ister ama her defasında Lui ona '' orada olmadığını hiçbir şey görmediğini söyler'' Kadın burada ısrarcıdır neden ısrarcı olduğunu filmin ilerleyen sahnelerinde anlayacaksınız.


                    ''Senin olduğun kadar benim de hatıralarım var.''

Bu replik kadın karakterine aittir. Her defasında Lui ona sen bir şey görmedin demesine dayanamayan kadın en son bu cümleyi kullanır ve o zaman kadının belleğindeki anılar tek tek ortaya çıkar. Erkek evet Hiroşima'da çok kötü olaylar yaşadı ama kadın aslında onu anlayabilecek tek insandı çünkü Fransız olan karakterimiz Fransa'nın Nevers kentinde felaket yaşamıştır ve Lui ile Elle'nin en önemli benzerliği budur. Aslında ikisi de birbirinin belleğinden bağımsız şimdilerini geçmişinde yaşayan iki aşık. Film geçmişlerini şimdiyle buluşmasını izler. Burada tarih giriyor devreye acılar giriyor, savaşlar giriyor ve insan zihninden asla çıkmayan kötü anılar.  

  Sonuç olarak film geçmişin izlerini bizlere yansıtır betimleme yoluyla bize aslında gerçekleri sunar.  Keyifli seyirler.



Bu blogdaki popüler yayınlar

THE GREAT DICTATOR

    ''Elinde o devasa, kocaman, fethedilmez dünyayı tutan ufacık adamcağızın biri o ve dünyaya sahip olduğunu zannediyor.'' Charlie Chaplin     Charlie  Chaplin'i bilmeyen yoktur diye düşünüyorum genelde konuşma olmayan filmleriyle tanınan muhteşem bir aktör ve filmleri her zaman iyi bir mesaj kaynağı olmuştur günümüze kadar izlenmeyi sürdürmüştür. Bu filmde tam olarak mesaj veren ve dünyanın sahibiymişçesine davranan ama sonları hep aynı biten bir diktatörü anlatmakta...    İyi niyetli fakat sakar Yahudi berber, Birinci Dünya Savaşı'nda Almanya ordusu adına savaşır. Savaş esnasında bir subayın hayatını kurtarır. Berber, geçirdiği uçak kazası sebebiyle hafızasını kaybeder. Uzun süre hastanede kalır. Almanya'da olan değişikliklerden ve iktidara gelen diktatörden habersizdir en önemlisi Yahudilere karşı başlatılan savaştan habersizdir. Olaylar gelişmeye devam eder evine gelir diktatörün askerleri ile kavga eder hakkını savunmak ister ve daha farklı olayl...
                        QUO VADİS, AİD A ?                       Nereye gidiyorsun Aida ?       1990'lı yıllara gelindiğinde kendi içinde bağımsızlığını sağlamak isteyen devletlerden biri de Bosna-Hersek'ti. Bağımsız olabilmek için mücadelesini sürdürdü. Sırpların, Bosna-Hersek'in bağımsızlığına karşı gelmesi ile birlikte insanlık dışı olayların yaşanması ve şehrin kan gölüne dönüşmesi kaçınılmaz oldu.  Bu film bizlere hayal dünyamızdan alınıp sunulmamıştır gerçekleri sahneye yansıtmıştır. Ne Bosna'da yaşanan katliamlar kurgudur ne de acılar yalandır. Tamamen gerçek olaylar etkileyici bir şekilde sinemaya uyarlanmıştır. Bosna-Hersek'in doğusundaki Srebrenitsa şehrinin Temmuz 1995'de Sırp lideri Ratko Mladiç tarafından ele geçirilmesi ve kanlı soykırımın yaşandığı bu kentte tüm Boşnakların hala günümüze kadar kanayan yarası haline gelen Srebrenitsa K...
                                                      LA DOUBLE VİE DE VERONIQUE   " Hayatım boyunca aynı anda iki ayrı yerdeymişim gibi hissettim. Burada ve başka yerde. Anlatması zor."  Dünyada bir benzeriniz olduğunu düşündünüz mü hiç ? Aynı sizin gibi. Aynı saç, aynı surat ve aynı meslek... Türkçe adıyla Veronique'in İkili Yaşamı, yönetmeliğini Krzysztof Kieslowski'nin yaptığı 1991 Fransa-Polonya ortak yapımı psikolojik drama filmdir. Film iki benzer kişinin başka ülkelerde birbirinden habersiz yaşamalarını anlatıyor. İkisinin adı Veronique. Birisi Polonya'da birisi Fransa'da yaşıyor birbirlerini bilmiyorlar ikisi müzikle ilgileniyor birebir benzer bir hayat. İkisinin hayatlarını paralel bir şekilde izliyoruz. Birbirini benzeyen bu iki kadın sadece fiziksel benzerlik değil ruhsal bir benzerliğe de sahiptir. Acı çektiklerinde birlikte acı çe...