Ana içeriğe atla

                                        YE DUA ET SEV

     Kendini arayan bir kadının ruhsal yolculuğu...

 Kendimizi ararız her yerde aitlik hissini tatmak isteriz ama bazen bu durum zorlaşır ve kendimizden kopuk, aitlik hissi olmadan sırf yaşıyorum demek için yaşarız. Sevmediğin bir işte çalışır, sevmediğin bir ülkede veya şehirde yaşar herkesin kabul gördüğü kalıplara sıkıştırırız kendimizi. Bundan kurtulmak için tam olarak ne gerekli ? Bence cesaret ama öncelik kendini ne kadar bulmak istiyorsun ve bunun için ne kadar çabalayacaksın ?

 Film tam olarak bu konuda ilerliyor kendini arayan bir kadın ve tinsel yolculuğu. Evli ama mutlu değil, yazar olmak istemiş ama mesleği hayal ettiği gibi ilerlememiş ve her zaman eksiklik hissi ile yaşamakta. Aslında gerçek hayatımız da böyle değil mi ? Eksik ve bilinmezlik. Kendimizi bilsek ne yapmak istediğimizi bilsek mutlu olamaz mıyız ? Filmde hayatı Amerika'da geçen Elizabeth ruhsal sıkıntısı ile daha fazla mücadele edemez bir falcı ile tanışır ve onun tavsiyesi ile ilk yolculuğunu İtalya'ya yapar. İtalya'da bir süre yaşar. Oranın yemekleri ile aşk yaşar, şarabı terapisti olarak görür ve birine aşık olur. Evet farklı bir ülke farklı bir kültür evet tekrar zorluklar var fakat kendini bulma yolunda ilk adım için bence harika bir ülke İtalya. Bu kez rotasını Hindistan'a çevirir bambaşka bir ülke bambaşka bir kültür ve İtalya'ya göre daha zor bir ülke ama pes etmez bir sürede burada yaşar kendini burada da keşfeder her şey mutluluk için. 

"Mutluluk, çaba harcayarak elde edilir. Onun için kavga eder, uğraşır, ısrar eder ve bazen onu ararken dünyayı dolaşırsın."

Son yolculuğu Bali'de olan yazarımız bu kez şifa işleri ile uğraşır ve oranın kültürüne entegre olur. Hayat karşısına daha farklı olaylar çıkarır ve kendini bulur ruhunu hisseder. Keşfederek, öğrenerek ve severek ruhu tamamlanır. 




 "Terk etmekten daha fazla katlanılmaz olan tek şey kalmaktı; kalmaktan daha imkansız olan şeyse terk etmekti." Kendini bulmak adına kötü düşünceleri ve seni sindirmeye çalışan insanları terk et ki iyi insanlar ve iyi düşünceler çıksın karşına. Keşfetmeye cesaret et. 

Dipnot: Julia Roberts'in her filmi güzel ancak bu filmde ona ayrı bir hayran kaldım. Bu film iyi hissetmek istediğim zamanlarda bana terapi gibi gelen bir film. Umarım izlerken iyi hissedersiniz iyi seyirler.

Bu blogdaki popüler yayınlar

THE GREAT DICTATOR

    ''Elinde o devasa, kocaman, fethedilmez dünyayı tutan ufacık adamcağızın biri o ve dünyaya sahip olduğunu zannediyor.'' Charlie Chaplin     Charlie  Chaplin'i bilmeyen yoktur diye düşünüyorum genelde konuşma olmayan filmleriyle tanınan muhteşem bir aktör ve filmleri her zaman iyi bir mesaj kaynağı olmuştur günümüze kadar izlenmeyi sürdürmüştür. Bu filmde tam olarak mesaj veren ve dünyanın sahibiymişçesine davranan ama sonları hep aynı biten bir diktatörü anlatmakta...    İyi niyetli fakat sakar Yahudi berber, Birinci Dünya Savaşı'nda Almanya ordusu adına savaşır. Savaş esnasında bir subayın hayatını kurtarır. Berber, geçirdiği uçak kazası sebebiyle hafızasını kaybeder. Uzun süre hastanede kalır. Almanya'da olan değişikliklerden ve iktidara gelen diktatörden habersizdir en önemlisi Yahudilere karşı başlatılan savaştan habersizdir. Olaylar gelişmeye devam eder evine gelir diktatörün askerleri ile kavga eder hakkını savunmak ister ve daha farklı olayl...
                        QUO VADİS, AİD A ?                       Nereye gidiyorsun Aida ?       1990'lı yıllara gelindiğinde kendi içinde bağımsızlığını sağlamak isteyen devletlerden biri de Bosna-Hersek'ti. Bağımsız olabilmek için mücadelesini sürdürdü. Sırpların, Bosna-Hersek'in bağımsızlığına karşı gelmesi ile birlikte insanlık dışı olayların yaşanması ve şehrin kan gölüne dönüşmesi kaçınılmaz oldu.  Bu film bizlere hayal dünyamızdan alınıp sunulmamıştır gerçekleri sahneye yansıtmıştır. Ne Bosna'da yaşanan katliamlar kurgudur ne de acılar yalandır. Tamamen gerçek olaylar etkileyici bir şekilde sinemaya uyarlanmıştır. Bosna-Hersek'in doğusundaki Srebrenitsa şehrinin Temmuz 1995'de Sırp lideri Ratko Mladiç tarafından ele geçirilmesi ve kanlı soykırımın yaşandığı bu kentte tüm Boşnakların hala günümüze kadar kanayan yarası haline gelen Srebrenitsa K...
                                                      LA DOUBLE VİE DE VERONIQUE   " Hayatım boyunca aynı anda iki ayrı yerdeymişim gibi hissettim. Burada ve başka yerde. Anlatması zor."  Dünyada bir benzeriniz olduğunu düşündünüz mü hiç ? Aynı sizin gibi. Aynı saç, aynı surat ve aynı meslek... Türkçe adıyla Veronique'in İkili Yaşamı, yönetmeliğini Krzysztof Kieslowski'nin yaptığı 1991 Fransa-Polonya ortak yapımı psikolojik drama filmdir. Film iki benzer kişinin başka ülkelerde birbirinden habersiz yaşamalarını anlatıyor. İkisinin adı Veronique. Birisi Polonya'da birisi Fransa'da yaşıyor birbirlerini bilmiyorlar ikisi müzikle ilgileniyor birebir benzer bir hayat. İkisinin hayatlarını paralel bir şekilde izliyoruz. Birbirini benzeyen bu iki kadın sadece fiziksel benzerlik değil ruhsal bir benzerliğe de sahiptir. Acı çektiklerinde birlikte acı çe...